iddianame
Vatandaştan
Özel sayı, Aralık 2011
Gazete dergi karışımı bir yayın. Gaze-der.
Lanet sistemin, yaşam adı altında dayattığı fatura ve kredi hammallığından zaman ve fırsat bulunduğunda güncellenir.  Daha önce tutamayacağım bir sözü verdiğim için okuyucudan özür dilerim.

                                                            
bölgesinde soruna neden olması olanaksızdı. Tek neden kalıyordu, o da fazla 
potasyumdu. Nihat’ı, “yanlışlık ayağına” fazla potasyumla öldürdüler. 

İnsanlarda bir garip subjektivizm var. Hoşlanmadıkları ya da, kimileri için, işlerine gelmeyen gerçekleri çocuk gibi yok sayıyorlar. Bu gerçek belki de en çok benim hoşuma gitmiyor, hem Nihat’ın en eski dostu, yoldaşı olduğum için, hem de kendim de tuzağa düşmüş olduğum için, ama Demirel’in sözleriyle öyleyse öyledir. Bu söylediğim subjektif yaklaşımla bağlı olarak, bu konuda itirazlara ya da örtpas etme çabalarına ya da hiçbirşey olmamış gibi davranma kaypaklıklarına tanık olacağız. Her itirazın, benim burada sıraladığım verilere karşı tezler barındırması gereklidir. Bu konu laf salatasıyla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Nihat’ı genç yaşında kaybettik ama en azından ölümü tarihe doğru, öldürüldü diye geçmelidir.

Bu yazıyla birlikte kliniğin adını, doktorun adını ve her ikisinin de mail adreslerini telefonlarını veriyorum. Kliniğin (iki ortaktan biri değişmiş, paragöz ortak aynı kalmış) kayıtlarından ölüm nedeni ortaya çıkartılır. Çok zaman geçtiğinden, doktora olayı hatırlatmak için kliniğin adından ve salatalık konusundan söz açılır. Hatılayabilir çünkü sık raslanan bir olay değil. O klinikte kurs yürütülürken birçok Gerson hastasıyla tanıştık. Nihat'ın da kanseri Gerson ile yenmiş ziyaretçileri olurdu. Ne onlardan, ne kursta böyle bir tehlikeyi duymadık. Verilen normal miktarlar tehlikeden çoook uzak. Yarısı kadar. Araştırmak isteyen araştırır. Ondan sonra konuşur. Eğer araştırmalar sonucunda, burada sıraladığım veriler konusunda bir bulanıklık çıkarsa bana haber verilmesini istiyorum çünkü o zaman verileri de çarpıtmış olduklarını anlayacağım ve olayı yeniden kurcalayacağım. 
yani potasyumun fazla verilmesinin solunum yetersizliğine neden olabileceğini öğrendim. Nihat’ı da kanserden değil solunum yetersizliğinden yitirmiştik. Kafamda şimşekler çaktı. Artık belki değil belli ki diyebilirim, bu da "önemsiz bir yanlış" havasında "dost ve müttefik" İngiliz devletinin bilinçli kurduğu sinsi bir tuzaktı, tuzağa düştük. Karaciğerdeki tümör erimişti, işler iyiye giderken durum birden kötüye dönüş yaptı.

Bu arada kan tahlilinde de potasyum yüksek çıktı. Dr Innes’in acele salatalık yedirilmesi gerektiğini (çünkü salatalık sodyum açısından çok yoğun bir sebze) söylediğini ve bu konunun hastanede epey koşturmaca ve paniğe neden olduğunu hatırlıyorum. Nihat ağırlaşınca eşi izin aldı ve nöbeti benden devraldı. Ondan sonrasını bilmiyorum. 11 Aralık  sabahı telefon geldi ve ölüm haberini aldım.

O broşürü önceden okumuş olmayı çok isterdim. Bu konu yüreğime takıldı kaldı. Ama artık yapacak birşey kalmamıştı. Yine de araştırmaya devam ettim. Vardığım sonuç, Nihat’ın fazla potasyumdan başka bir nedenden ölemeyeceğiydi. Evet bazı kanserler de solunum yetersizliğine yol açabilir. Ama bir kez Nihat’ın kanseri akciğer ya da gırtlak bölgesinde değildi ve kendisi gözle görülür biçimde iyileşiyordu. Her gün
5 kez lavman yapıldığı için portal damarın tıkalı olması ve akciğer ya da gırtlak
                                                                                               (devamı yan sütunda)
Nihat'ı öl-dür-düüü-ler!
(Sayfa 4'teki yazının devamı)

 
İyi ki satıldı ve böyle bakıldı


(Kuşbakışı görmek isteyenler şu linkten bakabilirler. <http://www.britishlistedbuildings.co.uk/en-119216-bradwell-lodge-bradwell-on-sea/bingmap>)
1992'de, ben kesin dönüş yapmak üzere
evden ayrılacağım gün,
Nihat şeker kızıyla birlikte
Lodge'un bahçesinde beni geçirirken...
Denklemin tek olası çözümü provokasyondur

Nihat’la bizim miras paramızdan yalnızca ev ve araba alınmamıştır.Yıllarca partinin işleyişini finanse eden başlıca kaynaklardan biri bizim miras paramız olmuştur. Ama son evimiz hırsızlığı ve haksızlığı çok somut anlattığı için o evin hikayesini anlatıp, yalnızca o çerçevede para hesabı yapacağım. Bu çerçevenin ötesinde biz zaten hepten alacaklı çıkardık.

Nihat’la biz İngiltere’de beş kere ev sahibi olduk. Türkiye’den miras parası geldikçe, birini sattık, ikinciyi, ikinciyi sattık üçüncüyü vb aldık. Giderek kalabalıklaştığımız için evlerimiz de giderek büyüdü. Son evimiz Bradwell Logde idi. Evimiz diyorum ama burayı aldığımızda, yani 1984 yılında, ikimiz çoktan boşanmıştık. Burası yine ikimizin adına oldu çünkü bizim aramızda senin benim ayrılığı yoktu. Sattığımız ev ikimizin adınaydı, burayı da ikimizin adına aldık.

100 dönüme yakın toprağı, bahçesinde iki göleti, ayrı birer sebze ve gül bahçesi olan Bradwell Lodge’u ikimiz de çok sevmiştik. Bunun nedeni güzelliğinden çok tarihiliğiydi. Ev bakarken daha güzel evler de görmüştük. Ama burada insan tarihte, hem de yer yer komünizmin tarihinde  yaşıyordu. 
Bu ev 15/16.yüzyılda yapılmış. 8. Henry’nin, çok kısa bir evlilikten sonra ayrıldığı dördüncü karısı Anne of Clieves’a verdiği nafakaymış. Sonra burayı Sir Henry Bate Dudley adında asi bir gazeteci almış ve 18. yüzyılda ön bölümünü o yaptırmış. Evin eski ve yeni bölümleri arasındaki cam kubbe zamanın mimarı harikası sayılıyormuş. O sıralarda eve ressam Gainsborough da geliyormuş. Evden isyan ve resim sanatı yükseliyormuş. 1988’de, ev bizdeyken tutuklamalar olup ev basıldığında, köydekiler Bradwell Lodge kendi özüne, Dudley geleneğine döndü dediler. Bizim evden de isyan ve bağlama sesleri yükseliyordu. Köyün hasat festivalinde bizim saz ekibi saz çalıyordu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında bu ev Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin kullanımına verilmiş. Evin altında koca bir mahzen ve mahzende de bir ucu deniz kenarına çıkan bir tünel vardı. Ama Hava Kuvvetleri, delikanlı askerler kaçıp deniz kenarında sevgilileriyle buluşuyorlar diye tüneli tıkamış. Savaş sonrasında evi İşçi Partisi’nin ünlü sol milletvekilerinden Tom Drieberg
                                                                                                       (Devamı yan sütunda)
almış. (Tom Drieberg’in bu evde çekilmiş resmini görmek isteyenler şu linke bakabilirler: <http://www.flickr.com/photos/sludgeulper/3226208575/in/photostream/>)
Bu sıralarda da eve sık sık gelip kalanlardan ve evin sonradan İngiliz İstihbarat Teşkilatı MI5 tarafından çalınan ziyaretçi defterini imzalayanlardan biri Guy Burgess’miş. Yani başta Kim Philby olmak üzere, beşincisi hâlâ kesin bilinemeyen, beş kişilik ünlü Sovyet ajan grubunun bir ferdi. Guy Burgess önce komünist oluyor, illegalken İngiliz Komünist Partisi’ne katılıyor, sonra birden Nazi yanlısı kesiliyor. Uzun yıllar anlaşılmıyor. Meğer adamcağız hâlâ komünistken, Sovyet ajanı olduğu için örtü olarak böyle yapmış. Sonradan bu evi zengin bir toptancı tüccar almış. Biz de ondan aldık. Evi her alan eski eşyalarıyla almış ve ev müze gibi olmuş. Tom Drieberg gravürleri, Guy Burgess’ın yaptığı resimler, geçmiştekilerin kullandıkları bazı eşyalar...
                                                                                   (Devamı için lütfen
tıklayın)