Bu site CÜZDANİ RED sitesidir. Ama ne yazık ki reddi uygulamaya koyamayıp soyulmaya devam eden birinindir. Bu red ancak hepbirlikte uygulanabilir.

Her dakika, her satın aldığımızla dolaylı vergi adı altında paralar ödüyoruz. Kavga çıkarsan devletle değil bakkalla, nalburla muhatap olacaksın. Suçluyla değil vatandaşla dalaşacaksın. Dilenciye versen beğenmeyeceği miktardaki asgari ücretten utanmadan vergi kesiliyor. Küçük işyeri sahiplerinden kazanılmamış "gelir"in vergisi alınıyor. Bu sayılanlar, Koç'larla aynı oranda vergi ödüyorlar. Onlar, ödedikleri verginin çok daha fazlasını kendi özel devletlerinden çıkar olarak geri alıyorlar. Biz ne alıyoruz? Tek bir kamu hizmeti bile alamıyoruz. Köprülere, otoyollara ödediğimiz paralar, yapılan yolların masrafını misliyle çıkarıyor. Telefon rehberi, devlet istatistikleri vb. parayla satılıyor. Elektrik, su, telefona fahiş fiyatlar, bir de ayrıca özel tüketim vergisi ödüyoruz. Çöp vergisi aldıkları halde bazen çöpler bile toplanmıyor. Sağlık hizmeti, bir hizmet değil, bizim paralarımızdan ilaç sanayine kâr aktarma çarkıdır. İstediğimiz tür tedaviyi seçemiyoruz, derdimizi dinletemiyoruz. Sıra beklemeden hizmet alacaksak, büyük paralar vermek zorunda kalıyoruz. Çeşitli özel tahlilleri parasız yaptıramıyoruz. Sağlık kılıfı altında, hem canımızı hem paramızı kaybediyoruz.


Benzin ve otomobil fiyatlarının %75'i devlete gidiyor. Devlet değil kara delik. Habire yutuyor.

Bu devlet bizi ne kadar "düşünüyor" ki, ehliyetsiz motor kullanmanın cezası 600 TL. Asgari ücretin üzerinde bir ceza olabilir mi? Adam asgari ücretli bir iş bulduğu ve bu iş uzakta olduğu için mecburen motor kullanıyor. Ehliyet alsın efendim! O da 450 TL. Adamda yok. Ehliyetsiz motora binmese, işi kaybedecek. Ehliyetsiz motora binince aldığı parayı kaybediyor. Adam hırsızlık mı yapsın? Yapsın ama yakalanınca, bu kez cezaevinde soygun başlıyor. Pazarda 500 kuruşa satılan donu orada 3 Tl'ye satın alma zorunluluğu getiriliyor. Elektrik parası alınıyor. Soygunun sonu yok.  


Daha çok örnek sayılabilir, yeri geldikçe özgürce sayacağız. Bunlar vergi, ceza, fiyat vb ekonomik kategorilerle nitelenemez, bunlar düpedüz haraçtır. Haraç toplayana mafya denir. Resmi mafyayla karşı karşıyayız. 1982'de faşist cuntanın çıkardığı anayasa bile ileri kalmıştır. Orada, verginin ancak gelire göre alınacağı yazılıdır.  

Bunların sorumlusu IMF değildir. IMF günahkeçisi olarak bilerek kullanılmaktadır. Aynı durumlar Avrupa'da, Amerika'da da, o toplumların kabul edebilecekleri ölçülerde, yaşanmaktadır. Çalınan parayı sermaye yapıp yatırdın mı, kârın yüzde yüzün üzerinde olmaktadır. Yüz çaldın ve yatırdın, 10 kazandın. Kârın % 110'dur. Olan budur. Dolayısıyla en kârlı sektörlerden biri hırsızlık setörüdür. Bu sektörün yüksek kâr hadlerinin, tüm kâr hadlerini yükseltici etkisi olur.  

Tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Asgari geçim indirimi uygulaması geri getirilmeli ve Türk-İş'in saptadığı yoksulluk sınırının altında kalan hiçbir gelir vergilendirilmemelidir.
Vergilerimizin karşılığında nelerin yapıldığının hesabı verilmelidir.
Bütçe dışı fon uygulaması derhal durdurulmalı, devletin tüm gelirleri herkes tarafından açıkça görülebilmelidir. 

Ana sayfaya