"7. Bu ilettiğin karar eminim MK'da alınmıştır. Ama konunun, yukarıda anlattığım
yönleriyle enine boyuna ele alındığını hiç sanmıyorum. Agop'un ya da Ahmet'in bunları anlatması, eşyanın doğasına ters olur. Sizler ise konuya hakim değilsiniz. Bu nedenle şöyle bir öneri yapmak istiyorum. Bu konunun, benim de katılacağim ilk toplantıya dek dondurulmasını ve orada her yönüyle görüşüldükten sonra karar alınmasını kabul etmeni rica ediyorum."

"
Sevgili Yüksel,
" 'Ben size mesajı çektikden sonra sizin Panda ile ilgili mesajınız geldi. Kısaca ve net bir cevap vereyim. Bir; Bu para meseleleri de dahil olmak üzere Panda ya da başka evlerle ilgili gelen tüm sorunlar benimle ilgili değil. O nedenle eğer tartıişmayi sürdürmek, sorunları daha daderinleştirmek niyetindeysek, sizin dediğiniz gibi olsun. Bunun kararını almak benim açımdan hiç zor değil. Ama bundan sonraki tüm tartışmalarda önümüze çıkacak mali konularda taraf olamam' diyorsun.

"Ben de sana 'kısa ve net' bir yanıt vereyim. Tabii ki, gelen sorunların kaynağı sen değilsin ama sen bir tarafsın. Bunu hiçbir biçimde ortadan kaldıramazsın, çünkü sekretersin. 'Taraf olmam' tutumu bile taraf almaktır. İkimiz de bunları bilebilecek denli deneyimliyiz. Sana bu konuda yazdıklarımı bir daha okumanı rica ederim. Benim, bir süre sonra bitecek olan, Panda ve matbaadan gelen aylıklar dışında bir gelirim yok. İşyerim filan da yok. Tek güvencem, emeklilik sigortam. Ve emeklilik sigortam demek o bina demektir. O bina disinda birikmiş para aylık almaya yetmez. Ve orası partinin parasıyla alınmadı!!!

"Şimdi bu durumda, "tartışmayı sürdürmek, sorunları daha da derinleştirmek niyetindeysek, sizin dediğiniz gibi olsun" diyorsun. Bunu insaflı bir tutum olarak değerlendiremiyorum. Kaldı ki, 1 yılı aşkın bir süredir, haksızlığını bile bile bu konularda geri adım atıyorum. Şu yeni dönemeci başarıyla alabilmemiz için. Ama olan nedir, tartışmalar bitiyor mu, mali konu kapanıyor mu? Hayır. Neredeyse, 20 yıldır aldığım aylıkları da geri isteyecekler!

"Daha da ilginç birsey söylüyorsun: "Benim önerim; Önceki kararlara bakarsanız, Partinin diyorsanız partinindir demiştiniz. (Bendeki kararda böyle)."

"Şimdi bu ne demek oluyor? Tabii ki, partinin derseniz, partinindir. Ama partinin, kasıtla ya da konuları bilmemesinden dolayı yanlış bir karar almasını önlemek için çırpınmam da yanlış değildir. Hele benim için can alıcı önem taşıyan bir konuda. Benim bildiim komünist partisi adalet demektir, haksızlıklara karşı çıkmak demektir. Benim de görevim,doğru verileri sunmaktır.

"Parti demek, kongre arasında, MK demektir. Bu konu, son MK toplantısında, benim sunduğğum veriler ışığında dğerlendirilmedi. Öyle ise, MK'nın bu veriler ışığında konuyu yeniden ele almak hakkı, görevi ve zorunluluğu vardır.

"'Kimsenin malı biryere gitmiyor' diyorsun. Malla ilgim yok. Olsaydı, başka konumda olurdum. Haksızlıkla ilgim var.

"Sadece şunu söyleyeyim. Siyasal değil, koşturma da beni yormuyor.Ama bunlar beni görev aldığıma pişman ediyor" diyorsun. Doğrudur. Bir de benim durumumu düşün!"

Bir başka konu. İngilizler yeni Türk pasaportuma bir türlü free stay damgasını basmıyorlar. Dosyan bizde değil, Şubat ayında vatandaşlığa başvurmuşsun, oradan isteteceğiz diyorlar. Böyle bir başvuru yapmadım. (Dikkat çekmek için altını ben çizdim. İngiliz pasaportu verme girişimi var. -EE) İki kez gittik, olmadı. Yani şu sıralar ben seyahat edemiyeceğim. Büyük toplantı 5 hafta sonra yapılacaksa katılamayacağım. Bu anormal bir durum olur. Yüksel'e de yazdım. Henüz bir yanıt gelmedi. Bu sana bilgidir, şimdilik Yüksel'e bu konuda birşey dememeni rica ederim. Üyelik konusunda bir sorun olmadı diyorsun. Pek o kanıda değilim. Yüksel'den 'gereksizdi', hem 3-4 ay önce ayrıldığın bir yere şimdi katılmak istiyorsun yollu bir mesaj aldım. Bunu da sakın konusma. Sonuç hasıl oldu.
Yazı başlıkları
iddianame
Vatandaştan
Özel sayı, Aralık 2011
Gazete dergi karışımı bir yayın. Gaze-der.
Lanet sistemin, yaşam adı altında dayattığı fatura ve kredi hammallığından zaman ve fırsat bulunduğunda güncellenir.  Daha önce tutamayacağım bir sözü verdiğim için okuyucudan özür dilerim.

Nihat'ın kendi kaleminden haksızlıklar

13/4/2000 tarihli mektubu (Başlığı ben koydum - EE)

NİHAT'IN, KENDİ PARAMIZLA FAZLASIYLA ÖDEDİĞİMİZ EMEKLİLİK HAKKI AYNEN BURADA YAZILDIĞI GİBİ GASPEDİLDİ

Sevgili Meriç,

Şirket kurmaya bir itirazım yok ama benim emeklilik sigortasına ait olan Panda binasını da örgüt binası olarak oraya almak istiyorlar. Bu konuda Yüksel'e yazdığım 2 metni asağıya koyuyorum. Bilgin için.

"Sevgili Yüksel,
"Sana mesajı geçtikten sonra farkettim ki, bir noktaya değinmeyi unutmuşum.

"Şöyle yazmşsın: ‘Pandanın binası ile ilgili Agop muhasebeciden bilgi isteyecek, bu konuda sizin musebeciye talimat vermenize.'

"Anladığım kadarıyla yine kötü niyetli bir girişim karşısındayız.

"Uzaktaki birine konu karmaşık gelebilir, onlar da bunu kullanarak girişimi gündeme getirirler. Onun için adım adım yazayım:

"1. Panda'nin oturduğu binanin sahibi orasını satışa çıkardı. Bizimkiler almak istediler, kredi alamadılar. Oradan çıkartılmaktan da korkuyorlardı. Agop
bir fikir üretti: "Senin emekli sigortanda bir miktar para var, o parayı kullanarak emekli sigortasına alalım. Hem biz dışarıya para vermemiş oluruz, hem çıkartılmayız, hem de senin emekliliğine bir katkı olur."

"2. Böylece o binayı alabilmek için gerekli olan, binanın satış fiyatının % 25 ya da % 30'u (tam hatırlamıyorum) benim paramdan koyularak ve geri kalan miktar da emeklilik sigortamdan ipotek yoluyla salanarak o bina sigortaya alındı. Yani partinin parasıyla alınmadı, benim paramla alındı.

"3. Ondan sonra da yıllardır Panda'nın ödediği kira (ki benim ricamla piyasa raicinden oldukça düşük belirlenmiştir) ve benim emeklilik kesintimin önemli bölümü, binanın ipotek borcunun ödenmesine yatırıldı. Yani bugün şöyle bir durum var, ki son derece önemlidir: O bina dışında benim emeklilik sigortamda çok az birikmiş para var. Benim emeklilik sigortam o binadır.

"4. Bu konu oteki mali konulara hiç benzemiyor. Tartışma götürür bir yanı yok.

"5. Panda ile ilişkiden kurtulmak için o binadan kurtulmayı düşünürüm. Ama düzgün, normal yolundan. Piyasa fiyatı ne ise, hatta biraz da ucuzuna onlara satabilirim.

"6. Sonra, bir nokta daha var. Diyelim ki, o bina partinindir. Partinin ise, neden Panda'ya almak istiyorlardı? Panda orasını piyasa fiyatını ödeyerek alacaksa, ben de, parti de satabiliriz. Ya da beğendiği her hangi bir yeri alabilir. O zaman bir tartışma olmaz. Teklifle gelirler, bakılır. Ama istedikleri, kalan ipotek borcunun üzerinden orasını çok ucuza almaktı. Bunu hangi partili ne hakla yapabilir, ya da düşünebilir? Sonra baktılar ki, bu iş çok sırıtıyor, başka bir formülle geldiler:
Herşeyi bir şirkette toplayalım. Öneriyi ben de destekledim, ama hak
yememek kaydıyla.
                                                                                      (Devamı yan sütunda)
29/3/2000 tarihli mektubu (Başlığı ben koydum - EE)

BİZİM PARAMIZIN HESABINI BİZDEN SORUYORLAR,
KİM OLUYOR Kİ BUNLAR

Sevgili Meriç,

Ne yapmak istiyorlar ben de pek anlamış değilim. Yüksel'in söylediğine göre şimdi
bir de "altınlar" konusu çıkmış. Hafızamın güçlü olmadığını bilirsin. Bu nedenle, hatırlayıp Yüksel'e aktardığımı sana da yazıyorum. Senin hafızan güçlüdür, bir çek et bakalım, yanlışım var mı?

"Altın konusuna şaşırdım demiyeceğim, çünkü aylar önce Rifat bana böyle bir konunun ortalıkta konuşulduğunu aktardığında şaşırmıştım. Söz konusu altınlar,
1976-78 arasında Meriç'in miras parası ile alındı. Bizim Leipzig'e çağrılmamız sırasında. Ne olur ne olmaz diye yanımıza almak iiçin. Yanlış hatırlamıyorsam,
£4000 tutarında. Yine yanlış hatırlamıyorsam, 1990'da Sırrı'nın önerisiyle satıldı (£12000 civarında tuttu) ve bir çesit hisse senedine yatırıldı. Sanıyorum 1994'de
de oradan çekip emeklilik fonuma yatırdım. Söz konusu altınların alındığı dönemde örgütün böyle bir harcama yapacak parası yoktu. O yıllar, örgüt çarkları, bizim verdiğimiz miras parasıyla dönüyordu."

                                                             ***
 
landroverson
Moskova'dan
döndükten sonra, miras paramızla aldığımız ve çok sevdiğimiz Land Rover jipimizle.